Otomobil dünyasında güç, hız ve prestij rekabeti artık yepyeni bir boyut kazandı, markalar müşteriye özel kokpit tasarımlarıyla da yarışıyor
Halide TONGA
Elektrikli araçların (EV) piyasada artan talebi, Çinli markaların otomotiv dünyasını sarsan satış performansı, ABD Başkanı Donald Trump’ın uyguladığı gümrük tanımları üzere birçok etkene ayak uydurmaya çalışan lüks otomotiv dünyasının görmezden gelemeyeceği bir gerçek var. O da müşterilerinin beklentilerini karşılayabilmek.
Günümüz teknolojisinde yapay zekanın araba dünyasındaki sağlamlaşan pozisyonunu daha evvel yazmıştım. Bazıları, dijitalleşmenin hudutlarını zorlayan ekran teknolojileriyle “geleceğin sürüş deneyimini” vaat ederken; bazıları, el işçiliğinin sıcaklığını ve malzeme kalitesinin zarafetini ön planda tutarak “zamansız lüks” algısını sürdürmeye çalışıyor. Lakin iç yer tasarımı yapay zeka sistemlerinden ibaret değil. Bu çekişmenin tam ortasında ise ne istediğine karar vermeye çalışan yeni jenerasyon bir müşteri profili yer alıyor.
El personelliği mi yoksa teknoloji mi? Yoksa her ikisinin harmanlandığı eşsiz dizaynlar mı? BMW’nin dijital ekran ihtilali ile Bentley’nin vakitsiz el personelliği ortasında sıkışan lüks segment, artık iki farklı lüks tarifi sunuyor: Yüksek teknoloji mi, duygusal zanaatkârlık mı? Yeni kuşak müşterinin tercihleri ise tekrar şekilleniyor.
Lüks segment bu hususta ikiye ayrılıyor. Lüksün klasik el işçiliğinde olduğunu ve yüksek teknolojinin konfor yaratabileceğini savunanlar. BMW, Mercedes-Benz, Audi üzere Alman üreticiler teknoloji odaklı bir konfor vizyonu sunarken, Bentley, Rolls-Royce ve Aston Martin üzere markalar, lüksün hâlâ “dokunulabilir” olması gerektiğini savunuyor.
BMW i7: DİJİTALİN YENİ TANIMI
BMW’nin yeni jenerasyon 7 Serisi ve i7 modelleri, markanın “curved display” ismini verdiği kavisli bilgi-eğlence ekranıyla dikkat çekiyor. 14.9 inçlik dokunmatik ekran ile 12.3 inç dijital gösterge paneli, tek bir cam yüzey altında birleşerek çağdaş bir “kokpit hissi” yaratıyor.
Arka koltukta ise opsiyonel bir seçenek var ve 31.3 inç Theater Screen ile yolculara adeta bir sinema tecrübesi yaşatmayı başarıyor. Ses sistemi ise Bowers & Wilkins Diamond Surround teknolojisiyle donatılmış.
Özetle, BMW, minimalist, teknolojik, şoför ve yolcuya dijital denetim sunan bir ortam yaratmayı tercih ediyor.
BENTLEY FLYING SPUR: HİSLERE HİTAP EDEN ZANAAT
Bentley ise, teknolojiyi geri planda bırakan dizaynları ile öne çıkıyor. Lakin tüm modelleri işlevsel. Bentley’in asıl odağı, ahşap, deri ve metal işçiliğindeki harikalık.
Flying Spur’a bakıldığında, kabininde kullanılan deri kaplamalar, İskoçya’dan temin edilen doğal boyalı derilerle, el işçiliğiyle üretildiği biliniyor.
‘Bentley Rotating Display’ isimli bir döner ekran modülü de bulunuyor. Kullanıcıya 3 farklı görünüm imkanı sağlıyor. Yani teknoloji var fakat en sade haliyle. Bentley, klâsik, sıcak ve zanaat odaklı ayrıntılara odaklanıyor.
MERCEDES-BENZ S-SERİSİ: İKİ DÜNYAYI BULUŞTURAN HİBRİT YAKLAŞIM
Mercedes, S-Serisi’ne bakıldığında ise aslında hem dijital dünyayı hem de el işçiliğini harmanlayan bir orta yol izlemeye çalıştığı anlaşılıyor.
12.8 inç OLED merkez ekran ve gelişmiş ‘MBUX 2.0’ arayüzü sunulurken, birebir vakitte kabin içinde masajlı Napa deri koltuklar, ahşap ayrıntılar ve el dikimi süslemeler de yer alıyor.
Öte yandan, ‘Hey Mercedes’ komutu ile çalışmaya başlayan bir sesli asistan sistemi var ve kabin anında akıllı bir dijital ortama dönüşüyor. Hülasa, akıllı teknoloji ile fizikî lüks görünümü istikrarını arayan modeller üretmeyi tercih ediyor.
Ayrıca “Hey Mercedes” komutuyla çalışan sesli asistan sistemi, kabini akıllı bir dijital
ROLLS-ROYCE SPECTRE: DİJİTAL RUHLA EL ÜRETİMİ BİR SARAY
Rolls-Royce ise güya farklı bir dünyadan günümüze göz kırpıyor. Birinci elektrikli modeli Spectre ile hem çağın gerekliliklerine ayak uyduruyor hem de lüks anlayışından ödün vermiyor. Kabinde fiber optik yıldız tavan, elle işlenmiş ahşap paneller ve büsbütün kişiselleştirilebilir iç tasarım seçenekleri de sunuluyor.
Yeni jenerasyon “Spirit” bilgi-eğlence sistemi, birinci kere dijitalleşmiş gösterge paneliyle Rolls’un klasik çizgilerine çağdaş bir ayrıcalık sağlıyor. Özetle dijitali estetikle ile buluşturan ferdî tecrübe alanı yaratıyor.
MÜŞTERİLER NE İSTİYOR?
Peki müşteri kitlesi bu markalardan ne istiyor? Yeni kuşakla birlikte değişen tercihlere ayak uydurmaya çalışan markalar için iç yerde değişime gitmek zorunda. Zira, McKinsey & Co. datalarına bakıldığında, Z nesli ve genç Y jenerasyonu, iç yerde teknolojik donanımı artık bir lüks değil, mecburilik olarak görüyor. Buna rağmen, ultra lüks segment müşterileri hâlâ el personelliği ve malzeme kalitesini “ayrıcalık” olarak tanımlıyor.
Bloomberg’in 2024 raporuna bakıldığında ise, müşteri memnuniyetinde artık iç yerlerin sessizliği ve teknolojik arayüz kalitesi, motor gücünün önüne geçmiş durumda.
patronlardunyasi.com
