Çekya’da doğa yürüyüşü yapan iki kişi hazine buldu: Altınların bir bölümü Türkiye’den
Çekya’da yürüyüş yapan iki kişi, kıymeti 300 bin doları aşan altın sikke ve mücevherlerle dolu bir hazine buldu.
Daily Mail’in haberine nazaran, hazinenin değerlendirildiği Doğu Bohemya Müzesi’nin arkeoloji bölümü başkanı Miroslav Novak, “O [yürüyüşçülerden biri] bunu açtığında ağzım açık kaldı.” dedi .
Müze müdürü Petr Grulich, “Bunun, 1938’deki Nazi işgali sonrasında işgal altındaki toprakları terk etmek zorunda kalan bir Çek’in altını mı, yoksa 1945’ten sonra yerinden edilmekten korkan bir Alman’ın altını mı olduğunu söylemek zor” dedi.
İsimleri açıklanmayan dağcılar, bu yılın başlarında Çek Cumhuriyeti’nin Podkrkonosí Dağları’nda yürüyüş yaparken küçük bir alüminyum kutu ve bir demir kutuyla karşılaştılar.
Paha biçilmez içeriğe göz attıktan sonra, kıymetlendirme için Novak’a getirdiler. Demir kutunun içinde bir sürü altın eşya vardı: on altı enfiye kutusu, 10 bilezik, bir tel torba, bir tarak, bir zincir ve bir pudra kutusu.
Arkeoloji meraklısının söylediğine nazaran kutunun içinde “her biri siyah beze sarılı 11 sütuna bölünmüş” 598 altın sikke bulunuyordu.
Bu ortaya çıkarılan yapıtların bedelinin milyonlarca olması şaşırtan değil.
Nowak, “Geri kalanını tahlil etmemiz gerekecek, fakat değerli metallerin mevcut fiyatıyla buluntunun pahası en az 340 bin dolar” dedi. Lakin hazinenin “tarihi değerinin” paha biçilemez olduğunu belirtti.
Madeni para uzmanı Vojtěch Brádle, paraların birçoklarının 1808 ile 1915 yılları ortasında değişen tarihlerle işaretlendiğini belirtti. Bu paralar, Franz Joseph I tarafından yönetilen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda ortaya çıktı.
“Bu paraların Viyana darphanesinden bize değil, Balkanlar’a gittiğini öğrendim,” dedi. “Ve orada, monarşinin çöküşünden sonra, o zamanki Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı’nda, kelamda karşı damgalar denen işaretler basıldı.”
“Hazine en fazla yüz yıldan biraz fazla bir mühlet yer altında gizli kaldı” diye ekledi.
İlginç olan, paraların birçok farklı yerden gelmiş olması.
Popular Science’ın haberine nazaran, bunlardan kimilerinin kökeni 1920’li ve 30’lu yıllarda Sırbistan’a dayanıyor ve Balkanlar’da sıklıkla kolye ve başlıklarda kullanılıyordu. Başkalarının ise kökeni Fransa, Belçika, Türkiye, Romanya, İtalya ve Rusya’ya dayanıyor.
Brádle, tüm bu farklı mezheplerin Bohemya’ya nasıl geldiğine dair “hiçbir fikirleri” olmadığını, lakin birkaç teori olduğunu söyledi.
Nowak, bedelli eşyaların yer altında saklanmasının “tarih öncesi çağlardan beri yaygın bir uygulama” olduğunu belirtti.
“İlk başlarda dini hareketler daha yaygındı; sonraları belgisiz vakitlerde saklanan ve daha sonra geri alınmak üzere saklanan bir eşya haline geldi” dedi.
Bazı araştırmacılar, yeraltındaki hazinenin, 1938 Münih Mutabakatı ile Naxi Almanyası’nın bölgeyi ilhak etmesinden sonra gizlendiğini ileri sürüyor.
Bu mutabakatın akabinde binlerce Çek ve Yahudi mülteci, Adolf Hitler’in zulmünden kaçmak için ülkenin iç kısımlarına gerçek çekildi.
Bir öbür teori ise altının, II. Dünya Savaşı’nın sonunda ilerleyen Rus güçlerinden geri çekilen Naziler tarafından gömülmüş olabileceğidir.
Müze müdürü Petr Grulich, “Bunun 1938’deki Nazi işgalinden sonra işgal altındaki toprakları terk etmek zorunda kalan bir Çek’in altını mı yoksa 1945’ten sonra yerinden edilmekten korkan bir Alman’ın altını mı olduğunu söylemek sıkıntı,” dedi. “Ayrıca bir antika dükkanından çalınmış mallar da olabilir, lakin bu seçeneğe meyilli değiliz.”
Hazinenin kökeni ne olursa olsun, Doğu Bohemya Müzesi’ndeki muhafazacılar, ele geçirdikleri yapıtları sergilemeyi umuyor.
Bu ortada şanslı yürüyüşçüler, Çek maddelerine nazaran keşfin toplam pahasının yaklaşık yüzde 10’unu alacaklar.
patronlardunyasi.com
